Akışı Değiştiremiyorsan Bakışı Değiştir

Akışı değiştiremiyorsan bakışı değiştir konusunda kendi bakış açımdan anlatımda bulunmaya çalıştım. İyi okumalar…

“Bir duruma verdiğiniz tepkiyi değiştirdiğinizde, durumun kendisi de değişir.” – Mahatma Gandhi

Hayat bazen kontrolümüz dışında şekillenir ve olayların akışını değiştirmek elimizde olmaz. Bu gibi durumlarda, mücadele etmek yerine, bakış açımızı değiştirmek bize yeni bir kapı aralayabilir. Olaylara farklı bir gözle bakmak, daha önce görmediğimiz fırsatları fark etmemizi sağlar. Akışı değiştirmek için harcadığımız enerji, çoğu zaman bizi yıpratırken, bakış açımızı değiştirdiğimizde olaylara daha sakin, çözüm odaklı ve esnek bir yaklaşım geliştirebiliriz.

“Akışı değiştiremiyorsan bakışı değiştir” sözü, hayatın kaçınılmaz gerçeklerini kabullenmekle ilgili bir ders verir. Her şey istediğimiz gibi gitmeyebilir, ancak olayları yorumlama biçimimizi kontrol etmek tamamen bizim elimizdedir. Yaşadığımız zorlukları fırsat olarak görmeyi öğrendiğimizde, hayatın karmaşıklığı karşısında daha dirençli oluruz ve bizi engelleyen durumları birer gelişim aracı olarak kullanabiliriz. Bu değişim, huzura ve içsel dengeye giden en etkili yoldur.

“Değiştiremeyeceğin şeyleri kabul et, değiştirebileceğin şeyler için cesaret bul ve bu ikisini ayırt edebilecek bilgeliğe sahip ol.” – Epiktetos

Akışı Değiştiremiyorsan Bakışı Değiştir

Başarıya ulaşmanın yolları, çoğu zaman beklenmedik yollardan geçer. Hayatımızda karşılaştığımız engeller, bizi zayıflatan unsurlar olarak görünse de, bu engelleri nasıl ele aldığımız bizim gerçek gücümüzü ortaya koyar. Japonya’da yaşanan ve tüm dünyaya ilham veren bir hikâye, bunun en güzel örneklerinden biridir.

Japonya’da bir çocuk 10 yaşlarındayken bir trafik kazası geçirmiş ve sol kolunu kaybetmiş. Oysa çocuğun büyük bir ideali varmış. Büyüyünce iyi bir judo ustası olmak istiyormuş. Sol kolunu kaybetmesiyle bu hayali de yıkılan çocuğun babası, Japonya’nın ünlü bir Judo ustasına giderek yardım istemiş.

Usta ertesi günden itibaren tam on yıl boyunca çocuğa tek bir hareket öğretmiş ve her gün bu hareketi çalışmasını istemiş.

Çocuk zaman zaman hocasının yanına gitmiş.
“Bu hareketi öğrendim başka hareket göstermeyecek misiniz” diye sormuş.

Hocanın cevabı: “Sen aynı hareketi çalış oğlum. Zamanı gelince yeni harekete geçeriz” olmuş.

2 yıl, 3 yıl, 5 yıl derken çocuk judodaki 10’uncu yılını doldurmuş. Bir gün hocası yanına gelip “Hazır ol” demiş “Seni büyük turnuvaya yazdırdım. Yarın maça çıkacaksın.” Delikanlı şaşırmış. Hem sol kolu yok hem de judoda bildiği tek hareket var. Ünlü judocuların katıldığı turnuvada hiçbir şansının olmayacağını düşünmüş ama hocasına saygısından ses çıkarmamış. Delikanlı ilk müsabakasına çıkmış.

Rakibine bildiği tek hareketi yapmış ve kazanmış. İkinci, üçüncü maç, çeyrek final, yarı final derken final maçına çıkmış. Maç başlamış. Delikanlı yine bildiği o tek hareketi yapmış. Rakibini yenmiş ve şampiyon olmuş. Kupayı aldıktan sonra hocasının yanına koşmuş ve; “Hocam nasıl oldu bu iş? Benim bir kolum yok ve bildiğim tek bir hareket var. Nasıl oldu da ben kazandım” diye sormuş.

Hocası da:
“Bak oğlum, 10 yıldır o hareketi çalışıyordun. O kadar çok çalıştın ki artık yeryüzünde o hareketi senden daha iyi yapan hiç kimse yok. Bu bir, İkincisi de o hareketin tek bir karşı hareketi vardır. Onun için de rakibinin senin sol kolundan tutması gerekir” demiş.

“Bazen farkına varmasak da eksik gördüğümüz taraflarımız aynı zamanda en güçlü taraflarımız olabilir. Ama yeter ki bu eksiklik zihinlerde olmasın!”

“Hayat, %10 başınıza gelenler, %90 onlara nasıl tepki verdiğinizdir.” – Charles R. Swindoll

Bu hikayede olduğu gibi bazen hayatımızda en büyük eksiklik olarak gördüğümüz şeyler, bizi başarıya götüren en güçlü yönlerimiz olabilir. Önemli olan, bu gücü keşfetmek ve her gün üzerine koyarak ilerlemektir. Elde ettiğimiz başarıların kaynağı, çoğu zaman dışarıdan görünmeyen içsel bir azim ve kararlılıkla gelir. Yeter ki, eksiklikleri sadece zihinsel bir engel olarak görmeyelim ve onları güce dönüştürecek yolu bulalım.