Web Siteleri ve Mobil Uygulamaların Erişilebilirliği Genelgesi çıktı. Dijitalleşme hızla ilerliyor, ancak herkes bu yolculuğa eşit şartlarda katılamıyor. Özellikle engelli bireyler için dijital içeriklere erişim hâlâ ciddi bir sorun. Yeni yayımlanan erişilebilirlik genelgesi, bu eşitsizliği gidermek adına önemli bir adım niteliğinde. Bu yazıda, genelgenin getirdiklerini ve dijital dünyada kapsayıcılığın neden artık bir zorunluluk olduğunu ele alıyorum.
Web Siteleri ve Mobil Uygulamaların Erişilebilirliği Genelgesi Çıktı.
Yıllardır farkındalık üzerine düşünüyor, yazıyor, konuşuyorum. Eşitliğin sadece kelimelerde değil; sistemlerde, arayüzlerde, tuşlarda ve sesli ekran okuyucularda da var olması gerektiğini savunuyorum. İşte şimdi, bu savunduğumuz şeyler sadece vicdana değil, artık mevzuata da dayanıyor.
21 Haziran 2025 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Genelgesi (2025/10) ile birlikte dijital erişilebilirlik Türkiye’de yeni bir döneme girdi. Yani artık “erişilebilirlik” iyi niyet göstergesi değil, yasal zorunluluk.
Nedir Bu Genelge? Kimi İlgilendiriyor?
Genelgeye göre kamu kurumları, belediyeler, üniversiteler, hastaneler, bankalar, yolcu taşıma hizmeti sunan şirketler ve büyük iletişim firmaları artık web sitelerini ve mobil uygulamalarını 1 yıl içinde erişilebilir hale getirmek zorunda.
E-ticaret siteleri için bu süre 2 yıl olarak belirlendi.
Her kurum, kendi bünyesinde erişilebilirlik inceleme komisyonu oluşturacak. Bu komisyonlar, dijital platformların erişilebilirliğini teknik olarak değerlendirerek, sonucu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı başkanlığında kurulan İzleme Komisyonuna raporlayacak.
Ayrıca, İçişleri Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, TÜBİTAK, Türksat ve engelli konfederasyonlarının temsilcilerinden oluşan Danışma Komisyonu da bu sürecin danışmanlık ve yönlendirme boyutunda görev üstlenecek.
Bu sistem sadece iç denetimle değil, merkezi ve kolektif bir takip mekanizmasıyla güçlendiriliyor.
“Erişilebilirlik” Ne Demek, Neden Bu Kadar Önemli?
Erişilebilirlik, yalnızca engelli bireyler için değil; yaşlılar, teknolojiyle mesafeli olanlar, geçici fiziksel engelleri olanlar ve alternatif yollarla bilgiye ulaşmak isteyen herkes için bir gerekliliktir.
-
Görme engelli bir birey ekran okuyucu kullanamıyorsa, bu bir ihmal değil; bir ayrımcılıktır.
-
Web sitesine sadece klavyeyle girilemiyorsa bu bir teknik detay değil; hak ihlalidir.
-
Kontrast yetersizse, alt yazı yoksa, arayüzler karmaşıksa bu sadece kullanıcı deneyimi değil; katılımın dışına atılmak demektir.
İşte bu yüzden erişilebilirlik bir seçenek değil, bir insan hakkıdır.
Bu Sadece Bir Genelge Değil, Bir Kanunun Hayata Geçmesidir
Aslında bu yeni genelge, 2005 yılında yürürlüğe giren ve hâlâ yürürlükte olan 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun’un dijital dünyaya uyarlanmış, somutlaştırılmış bir uygulamasıdır.
Bu kanun, kamuya açık her hizmetin engelliler için erişilebilir hâle getirilmesini zorunlu kılar. Fakat uzun yıllardır dijital alan bu kapsamda ya göz ardı edildi ya da gecikti. Şimdi artık eksik olan bu halka tamamlanıyor.
Yani mesele sadece yeni bir düzenleme değil, mevcut anayasal ve yasal hakların uygulanabilir hâle getirilmesidir.
Somut Adımlar, Somut Sonuçlar
Bu genelge sadece bir çağrı değil; kurumlara net görevler de veriyor:
-
Her kurum kendi içinde erişilebilirlik inceleme komisyonu kuracak.
-
WCAG 2.2 A Seviyesi esas alınarak siteler ve uygulamalar yeniden düzenlenecek.
-
Uyum sağlayan kurumlara “Erişilebilirlik Logosu” verilecek ve bu logo iki yıl süreyle kullanılabilecek.
-
Süreçler Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı koordinasyonunda takip edilecek.
Yani ilk kez bir denetim ve geri bildirim mekanizmasıyla birlikte kültürel farkındalık hukuki teminatla birleşiyor.
Bu Bir Teknoloji Meselesi Değil, Kapsayıcılık Meselesi
Kod yazmayı bilmeyen biri bile bu konunun neresinden tutacağını bilebilir. Çünkü mesele HTML ya da JavaScript değil, kapsayıcılık.
Mesele ekranı göremeyen çocuğun ödevini yapabilmesi, işitme engelli bir gencin üniversite başvurusunu tek başına tamamlayabilmesi.
Ben bu meseleyi sadece “erişilebilirlik” olarak değil, dijital eşitlik olarak görüyorum.
Ne Yapmalıyız?
-
Her kurumu sadece dijital vitriniyle değil, erişilebilirlik performansıyla değerlendirmeliyiz.
-
Yazılımcılara, tasarımcılara, içerik üreticilerine erişilebilirlik eğitimi vermeliyiz.
-
Bu logo sadece bir etiket olmamalı; bir kültürün işareti olmalı.
-
STK’lar, kullanıcılar ve bağımsız gözlemciler bu süreci izlemeli ve gerektiğinde ses yükseltmelidir.
Teknoloji ilerlerken kimse geride kalmamalı. Dijitalleşme, yeni ayrımcılıklara değil, yeni kapsayıcılıklara alan açmalı.
Bu genelge, sadece bir yönetmelik değil; 5378 sayılı kanunun dijitaldeki devamı, toplumsal adaletin dijital alandaki adımıdır.
Yusuf TOKMUÇ-Kariyer ve Gelişim Blogumda: Web Siteleri ve Mobil Uygulamaların Erişilebilirliği Genelgesi Çıktı. İçeriği beğendiyseniz daha fazla kişiye ulaşması için paylaşmayı, içeriğe katkı sunmak isterseniz de aşağıda yer alan yorum bölümüne fikir ve görüşlerinizi bırakmayı unutmayın.
0 Yorum