Haklı Olmak Mı Yoksa Mutlu Olmak Mı?

Haklı Olmak Mı Yoksa Mutlu Olmak Mı? Bu soruyu kendinize hiç sordunuz mu? Çok büyük bir farkındalık sorusu diyebilirim. Bundan dolayı sorunun yanıtını önce araştırmanız sonra ise kendi içinizde netleştirmeniz olgunlaşmak ve vizyon sahibi olmak için çok önemli.5 dk


55
67 Paylaşım, 55 Beğeni

Değerli okurlarım, sizlerle çok güzel bir konu hakkında paylaşımda bulunmak istiyorum. Benimde yıllarca iki arada bir derede kaldığım ama en sonunda huzura kavuştuğum güzel bir soru üzerinde anlatımda bulunmak ardından ise kendimce açıklamalar yapmak istiyorum. Haklı olmak mı yoksa mutlu olmak mı? 

Herkeste farkındalık oluşturacak bu soru, aslında bir kaç şekilde ele alınabilir. İş yaşamında haklı olmak mı, mutlu olmak mı? ilişkilerde haklı olmak mı yoksa mutlu olmak mı? gibi gibi gibi…

Bu soruyu en genel anlamıyla cevaplamak istiyorum. Her durumu içine alacak şekilde anlatmak ve paylaşımda bulunmak istiyorum. Tüm okuyanların kendisi ile ilgili bir şey bulmasını istiyorum.

Haklı Olmak Mı Yoksa Mutlu Olmak Mı?

Bu soru kalıbını görünce insan direkt olarak seçimini mutluluktan yana kullanıyor. Ancak yaşamın içerisinde pratikte bazen çok farklı unsurlar devreye giriyor ve haklı olma refleksi içerisine giriyoruz. Bunu hepimiz yapıyoruz.

Şunu da belirtmeden geçmek istemiyorum. Hak aramak, bu yazının alt metni değil. Haksızlığın karşısında durmak bu yazının konusu değil. Örneğin: kadınların hakkını korumak, güçsüze zulüm edenin karşısında durmak, engelli haklarına sahip çıkmak bunlar kesinlikle bu yazının konusu değil.

Burada bu yazıyla bahsetmeye çalıştığım. Gerek iş yaşamı içerisinde gerekse evlilik, aşk, arkadaşlık gibi tüm ikili ilişkilerimizde egomuza yenik düşerek sürekli son sözü söylemeye çalışma isteği diyebilirim.

Her olayda ve her durumda haklı olmaya çalışmak insanı yoruyor. Hepimiz mutlaka hem haklı olmayı hem de mutlu olmayı çok isteriz. Ama maalesef hem haklı hem de mutlu olmak neredeyse hiç bir zaman mümkün olmuyor.

Fikir lideri ve yazar Dr. Irene Conlan, şu dört soruya dürüstçe yanıt vererek, haklılık konusunda ne denli takıntılı olduğunuzu değerlendirmenizi öneriyor:

Uplifers sitesinden aldığım mini bir test şeklinde olan bu çalışmayı kendinize uygulayın. Farkındalık oluşturacağına inanıyorum.

  • Başkalarıyla aynı fikirde olmadığınızda susabilir misiniz, yoksa yanlış düşüncelerini yüzlerine vurmak ve düzeltmek ihtiyacı mı hissedersiniz?
  • “Sana katılmıyorum ama peki” deyip çekilebilir misiniz, yoksa her hatayı ve kusuru düzeltene kadar uğraşır mısınız?
  • Bir iş ya sizin söylediğiniz şekilde olur, ya da hiç olmaz mı?
  • İstenen iş yapıldığı halde, sırf sizin en uygun ve kısa olduğuna karar verdiğiniz yol izlenmediği için gidiş yolundan puan kırar mısınız?

Hep haklı olma ve son sözü söyleme çabası ilişkilerinize ve daha önemlisi iç huzurunuza ciddi düzeyde zarar verir. İnanın, bazı şeyleri de akışına bırakmak, anlaşmazlıklardan usulca uzaklaşmak ve dünyanın sizin fikirleriniz ve değer yargılarınız etrafında dönmediğini kabullenmek  çok önemli diye düşünüyorum.

Çok sevdiğim bir atasözü var.

Tavuklar da sabahın olduğunu görürler; ama ötmezler.”

Ne güzel değil mi? Atasözü. Tavuklar da görüyor sabahın olduğunu ama ötmüyorlar. Çünkü, biliyorlar sabah olduğunda haberi verme işi horozlarda.

Biraz haddimizi bilmeliyiz. Her konuda ve her durumda haklı olmaya çalışmamalıyız. Haddimizin ve sınırlarımızın farkında olmamız gerekiyor.

Bir yerde bir haklı varsa, mutlaka bir haksız da olacaktır. Sürekli çevrenizde haksızlar ordusu yaratmak, her ortamda kendinize karşı kişiler oluşturmak günün sonunda rahatsız edici bir hal almaya başlayacaktır. Tartışma ortamlarında haklı olmaya çalışmaktan ziyade, tartışmaları uzlaştırıcı olmaya çalışmak çok daha değerli.

Şöyle bir etrafınıza bakın. Olgun ve vizyon sahibi insanlar, “bu arada olgun derken yaş almış insanlardan bahsetmiyorum. Yaşanmışlıkları olan insanlardan bahsediyorum.” Neyse konumuza dönelim. Olgun ve vizyon sahibi insanlar: Çok sakin, genelde olayları dikkatli dinleyen, yargılamayan, haklı olmaya çalışmayan, çözüm için kilit sorular soran kişilerdir.

Zaten tatlı dil, yılanı deliğinden çıkartmıyor mu? Bu konuyu araştıralım, peki senin dediğin olsun, ben böyle hatırlıyordum şeklinde cümleler kurmak aslında ne kadar güzel ifadeler değil mi? Bu tarz cümleler kuran ve bu şekilde insan davranışları sergileyen kişilerin hepsi yolun sonunda mutlu olanlar diyebilirim.

Tam da bu noktada aklıma gelen hikayeyi paylaşmak istiyorum. Bu yaşanmış bir hikaye olduğunu da söylemeden geçmek istemiyorum.

Bir gün polis insan kaçakçılığı yapan bir kamyonu durdurur. Şoförü araçtan indirir. O klasik soruyu sorar. Ruhsat ve ehliyet gibi belgeleri ister. Polis, ruhsat ve ehliyet gibi belgeleri incelerken aynı zamanda şoföre “araçta ne taşıyorsun” diye sorar.

Şoför, “kamyonda mal var.” Şeklinde cümle kurar. Şoförün “mal var.” Demesinin ardından kamyondan bir ses gelir. Kamyonun arkasında yurt dışına kaçmaya çalışan bir kişi, sert ve sinirli bir şekilde “ne malı kardeşim, doğru düzgün konuş” diye bağırır.

Polis, şoföre doğru “hani mal vardı. Araçta insan var.” İşte, şoförden bu esnada harika bir cevap gelir. “Sayın amirim, Mal olmasaydı, bağırır mıydı?”

Haklı olmak mı yoksa mutlu olmak mı? konusuna çok güzel bir örnek. Özgüven yetersizliğinden, egosuna yenik düşmekten, anlık haklı olma çabasından, nerede ne konuşacağını bilmemekten dolayı yolun sonunda yaşayacağı uzun vadeli mutluluğun konuşarak ve kendini tutamayarak önüne geçti. Susmuş olsa ve oradan gitmiş olsaydı kamyon, anlık haklılıktan kaynaklı mutluluktan ziyade uzun süreli bir mutluluk yaşayacaktı.

Haklı olmak mı yoksa mutlu olmak mı? konusu ile ilgili hatırladığım kadarıyla bir hikaye daha paylaşmak istiyorum. Çok kısa bu hikayenin de önemli olduğunu düşünüyorum.

Bir gün iş yerinde şoför abimizle birlikte toplantıya gidiyoruz. Dikkatimi çekti. Şehir içinde her zaman bizim haricimizde bulunan tüm trafik ışıklarına dikkatle bakıyor. Karşı tarafların ışığı yeşilde yanıyor olsa, kırmızıda yanıyor olsa karşıdan araç geliyor mu? diye her zaman bakıyor.

Dayanamadım bende sordum. “Abi, sen niye sadece kendi ışığına değilde; karşı tarafların ışıklarına da bakıp araç geliyor mu yoksa gelmiyor mu? diye bakıyorsun.”

Bizzat benim yaşadığım ve etkilendiğim şoför cevabını paylaşıyorum.

“Diyelim ki, karşıda kırmızı yanıyor. Oldu ya bir şekilde de o kırmızı yanan trafik ışık lambasını bir araç görmedi ve yoluna devam etti. Kaçınılmaz son. Neyse Büyük veya küçük bir kaza oldu. Daha sonra sen kırmızıda niye geçtin. Yol benim hakkımdı, yeşil bana yanıyordu. Desem ne, demesem ne!”

Haklı olmak için gereğinden fazla gayret göstermeye gerek yok. Haklı olduğunuzu düşünüp yolunuza devam etmeye gerek yok. Biraz hayatınızla ilgili geri vites yapmak lazım. Biraz durmak ve sakin olmak lazım. Anlık değil; uzun vadeli yaşamak lazım…

Yusuf TOKMUÇ-Kariyer ve Gelişim Blogumda: Haklı Olmak Mı Yoksa Mutlu Olmak Mı? konusunu anlatmaya çalıştım. İçeriği beğendiyseniz daha fazla kişiye ulaşması için paylaşmayı, içeriğe katkı sunmak isterseniz de aşağıda yer alan yorum bölümüne fikir ve görüşlerinizi bırakmayı unutmayın.


Sizin Tepkiniz Nedir?

Kızgın Kızgın
0
Kızgın
Komik Komik
0
Komik
Beğen Beğen
7
Beğen
İlginç İlginç
0
İlginç
Bilgilendirici Bilgilendirici
5
Bilgilendirici
Beğenmedim Beğenmedim
0
Beğenmedim
Üzücü Üzücü
0
Üzücü
Yusuf TOKMUÇ
Sürekli araştırmayı ve öğrenmeyi misyon, gelişmeyi ve değişimi ise vizyon edinmiş birisiyim. Blogumda engelli ve yakınları başta olmak üzere ilgi duyduğum alanlarda tüm herkesi kapsayacak şekilde içerik üretmeye çalışıyorum. Bildiklerimi ve tecrübelerimi aktarıyorum.

0 Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir