Eşekli Kütüphaneci Mustafa Güzelgöz’ün İlham Veren Hikayesi

Cehalete savaş açan, Eşekli Kütüphaneci Mustafa Güzelgöz'ün ilham veren hikayesini paylaşmak istiyorum. 7 dk


83
91 Paylaşım, 83 Beğeni

Satın aldığı bir eşeğin sırtına yerleştirdiği iki sandıkla köy köy gezmeye başlayan Mustafa Güzelgöz, bu hareketi ile tarihe iz bırakan bir çalışmaya imza attı. Eşekli Kütüphaneci Mustafa Güzelgöz’ün ilham veren bu hikayesinin ardından eşekli kütüphaneci Mustafa Amca olarak anılmaya başladı.

”Ne İş Yaparsan Yap. Yaptığın İşe Mutlaka Değer Kat” (Yusuf TOKMUÇ)

Bu söz benim hayat felsefemdir. Dünyaya bakış açımdır. Bir insan, ne iş yapıyorsa yapsın kesinlikle en iyisini yapmak zorunda olduğunu düşünüyorum.

Çünkü,

Bilgi, beceri, görgü, güzel davranış v.b. bunların sahibinde kalmasının çok fazla bir anlamı yok. Kişisel gelişmek yerine toplumsal gelişmeye önem vermek gerekiyor. Yaşamın her alanında ve her aşamasında bulunduğunuz ortamlarda ışık olmak, yol gösterici olmak ve girişimci olmak çok önemli.

İşte, eşekli kütüphaneci Mustafa Güzelgöz’ün ilham veren bu hikayesi bu anlamda inanılmaz bir örnek. Resmen yaşanmış bu hikayeyi sonuna kadar okumanızı istiyorum. Beni inanılmaz etkiledi. Sizde de aynı etkiyi yaratacağını düşünüyorum.

Okuyun. Cehalete karşı savaş nasıl yapılır. Görün. Sonunda da mutlaka yorum yapın. Birlikte konu hakkında etkileşim içinde olmak istiyorum. İyi okumalarınız olsun.

Eşekli Kütüphaneci Mustafa Güzelgöz Kimdir?

Kütüphaneyi halkın ayağına götüren eşekli kütüphaneci olarak anılan Mustafa Güzelgöz, 1921 yılında Nevşehir’in Ürgüp yöresinde dünyaya geldi. Çalışkan ve gözü kara birisi olarak ekmek parası için daha 17 yaşındayken İstanbul’a gider. Tiftik ve Yapağı Dışsatım Birliğinde depo memuru olarak çalışma yaşamına atılır.

Genç Mustafa Güzelgöz, II. Dünya Savaşının ortaya çıkmasının ardından 1940 yılında 19 yaşında askere alınır. Tam üç buçuk yıl Tokat’ta vatani hizmetini yerine getirir. Askerlik bitimi sonrasında Ürgüp’e giderek ailesini görmek ve ardından ise tekrar askerlik öncesinde girmiş olduğu işine devam etmek ister.

Ancak, ailesi onun artık memleketinde kalmasını ve memleketinde iş yapmasını ister. Genç Mustafa’da ailesini kıramaz ve memleketinde kalmaya karar verir.  Bir süre sonra futbola olan ilgisini gören dönemin kaymakamı, kendisinden Ürgüp’lü gençleri futbola çalıştırmasını ister ve karşılığında kendisini Tahsin Ağa Kütüphanesi’nde emekliye ayrılan memurdan boşalan kadroya atayacağını teklif eder.

Detaylara iniyor olmamın sebebi: Çalışkan, girişimci, inovatif, eğitim neferi, cehalet savaşçısı olan bu insanı ancak böyle tanıyabiliriz. Neyse konumuza dönelim. Ben anlatırken heycanlanıyorum.

Bilgisi ve tecrübesi olmadan kabul ettiği kütüphaneciliğe böylece başlamış oldu. Kısaca kütüphanecilik hakkında hiç bir bilgisi yoktu. Bir gün rafları karıştırırken eline geçen kütüphanecilik ile ilgili yazılmış bir elkitabını bulur. Bu elkitabını okur, yeni mesleğinin inceliklerini öğrenir. İşe ise öncelikle ilgisiz kalmış kütüphaneyi adam etmekle başlanacağını düşünür.

Kütüphanecilik alanında herhangi bir bilgisi olmamasına rağmen kendini yetiştirerek modern bir kütüphane oluşturma çabasına girmiştir. İlk iş olarak Harf Devrimi’nden sonra kütüphanenin bir odasında çürümeye terkedilmiş Osmanlıca kitapları oradan çıkartarak kurtarmıştır.

Genç kütüphanecinin ikinci işi ise yakın çevresiyle konuşarak onları ellerindeki kitapları kütüphaneye bağışlamaya ikna etmek oldu. Ardından aynı amaçla şehrin ileri gelenlerine mektuplar yazar. Bununla da yetinmez, büyük şehirlerdeki varlıklı ve tanınmış Ürgüp’lüler de aynı mektuplardan almaya başlarlar. Mektuplar karşılıksız kalmaz ve kütüphaneye kolilerle yeni kitaplar gelmeye başlar. Gelen kitapları ciltler, etiketler ve kütüphane envanterine kaydeder.

Yaptığı girişimcilik örneği ile öyle ya da böyle kütüphane istediği hale gelmiş olsa da kütüphaneye okumaya gelen kimse olmadığını ve kütüphanenin gereken ilginin bir türlü gösterilmediğini görür. Bu durumda yapılacak tek şey var diye düşünür. Onlar gelmiyorsa benim onların ayağına götürmem gerekir. Diye düşünür durur.

Ama bu nasıl olacak,

İşte, kitaplara konu olan, ABD’den ödül aldıran, herkese ilham kaynağı olan o fikir ortaya çıktı. Köylülerin yararlanamadığı kütüphaneyi onların ayağına götürmek üzere kitapları eşeklerle taşıma fikrini ortaya koydu. Bunun için eşek ve kitapların taşınabilmesi için sandık gerekiyordu.

Hemen marangoza giderek sandık yaptırdı. Eşeklere yüklediği sandıkları doldurup köy yollarına düştü. O zamanda sonra Mustafa GüzelgözEşekli Kütüphaneci” olarak anılmaya başladı.

Engel Tanımayan Eşekli Kütüphaneci Mustafa Güzelgöz

Zaman içinde yılmadan hem sandıkların sayısını hem de gittiği köylerin sayısını artırır. Tam 36 köye eşeklerle kitap taşıyan Mustafa Güzelgöz, ödünç verdiği kitapların kaydını defterlerde tutar. Çocukların yanı sıra zamanla büyükler de okumaya başlar. Kitap okuma alışkanlığı kazanan kişilere dünya klasiklerinden hediyeler verir. Artan talepleri karşılayamaz duruma gelince amirlerinden yeni memur göndermelerini ister.

Mustafa Güzelgöz, yöresindeki tüm halkın kitap okumasını istiyordu. Kahvede bütün gün oyun oynayan adamları kütüphaneye çekmek için bir kütüphane oluşturdu ve ilgilerini çeksin diye kütüphaneye radyo koydu. Zamanla adamlar kütüphaneye gelmeye başladı.

Bu defa ise evdeki kadınlar kütüphaneye gelmiyordu. Mustafa Güzelgöz bunun da çaresini düşündü ve Zenith ile Singer markalarına mektup yazdı. Markaların ona dikiş makinası yollaması karşılığında isimlerini kütüphaneye yazmayı teklif etti ve böylece bir sponsorluk anlaşması yaptı.

Bu İki firma da bunu kabul ederek toplamda 10 tane dikiş makinesi gönderdi. Kütüphanede salı günleri kadınlar günü oldu. Makine kullanmayı bilen kadınlar tarafından dikiş kursları açıldı. Kumaşını kapanlar soluğu kütüphanede aldı ve Mustafa Güzelgöz de sırada bekleyenlerin ellerine beklerken sıkılmasınlar diye kitap tutuşturdu. Bunlar moda, yemek yapımı, çocuk bakımı gibi kadınların ilgisini çekebilecek kitaplardı.

Eşekli Kütüphaneci Hareketi Gittikçe Büyüdü

Tek bir eşekle başlayan hikaye aralarında katır ve atların bulunduğu 10 adet kültür filosuna dönüştü.

Bu başarı hikayesi Ankara’ya ve yurtdışına yayılmaya başladı. Amerika’da 1963 yılında The Lane Bryant Uluslararası İnsanlık Hizmet Yarışması düzenlendi. Yarışma çağrısına Devlet Planlama Teşkilatındaki bir çalışanın fikriyle Mustafa Güzelgöz ve projesi Eşekli Kütüphanenin icraatları ile cevap verildi.

Bu proje iki farklı projeyle birlikte finale kaldığında Amerika’dan üç kişilik bir heyet durumu yerinde incelemek için Ürgüp’e geldi. Bölgedeki yüksek okuma yazma oranından ve kütüphane hizmetinin sistematiğinden çok etkilendiler. Yarışmada Eşekli Kütüphane’nin çalışmaları birinci oldu ve ‘The Lane Bryant Uluslararası İnsanlık Hizmetinde Gönüllü Takdirnamesi’ni aldı.

Kütüphaneye Amerikan Barış Gönüllüleri tarafından 1963 yılında bir jip, 1967 yılında ise Ürgüp’e geziye gelen ABD büyükelçisi tarafından bir pikap hediye edildi.

Güzelgöz’ün yöredeki sosyal ve kültürel hayatı zenginleştiren diğer çalışmaları arasında spor teşkilatı kurması,  köy duvar gazetesinin çıkmasında öncülük yapması, Ürgüp ilçesinde folklor çalışmalarını başlatması ve bando kurma çalışması, köylerde sinema makinesiyle gösterimler yapması, fotoğrafçılık çalışmaları için fotoğraf makineleri, agrandizör ve baskı sarf malzemeleri temin etmesi, jeneratör temin ederek elektrik olmayan köylerde dahi saydam gösterimi gerçekleştirmesi ve kooperatifçilik çalışmaları yer alır.

Çalışmaları ile bir bölgesel kalkınma önderi haline gelen Güzelgöz, kütüphane müdürlüğü dışında bir çok kurumda daha görev aldı. Asli görevi olan kütüphane müdürlüğünü ihmal ettiği, diğer görevlerinde şahsi çıkar sağladığı şikayetleri üzerine bir soruşturma geçirdi ve emekliye ayrılması istendi. 28 yıl hizmet ettiği kütüphanecilik görevinden emekli olarak ayrıldı.

Mustafa Güzelgöz 18 Şubat 2005’te, 84 yaşında aramızdan ayrıldı.

Beni Etkileyen En Önemli Kısımlar

  1. Bu ülkeden nice müdür, başkan, vali, bakan, bürokrat geçti; kimsenin adı, sanı kalmadı. Kitabı olmayan köye kütüphane müdürü olarak atanan Mustafa Güzelgöz’ün ve eşeğinin heykeli dikiliyor.
  2. Kitap toplama üzerine yaptığı mektup çalışması ve dikiş, nakış makinelerinin temini amacıyla firmalara yazdığı mektup ve yaptığı teklif girişimcilik alanında çok önemli bir hareket olduğu düşünüyorum.
  3. Kişisel değil; toplumsal gelişime inanılmaz bir örnek olmuş.
  4. Yazının başında ”Ne İş Yaparsan Yap. Yaptığın İşe Mutlaka Değer Kat” (Yusuf TOKMUÇ) demiştim. Gerçekten işiniz sadece kapıda durmak olsa dahi danışma, güvenlik gibi o işin en iyisini yapamaya çalışın. Eşekli Kütüphaneci Mustafa Amca gibi…
  5. Meslekler, sahibi olduğu kişiden gördüğü değer kadardır. Bu yaşanmış hikayede gördüğümüz gibi… Siz ne derece önem verirseniz, yaptığınız iş o kadar değerli hale gelir.

Beni bu denli etkileyen Eşekli Kütüphaneci Mustafa Amca, ruhun şad olsun.

Yusuf TOKMUÇ-Kariyer ve Gelişim Blogumda: Eşekli Kütüphaneci Mustafa Güzelgöz’ün İlham Veren Hikayesini anlatmaya çalıştım. İçeriği beğendiyseniz daha fazla kişiye ulaşması için paylaşmayı, içeriğe katkı sunmak isterseniz de aşağıda yer alan yorum bölümüne fikir ve görüşlerinizi bırakmayı unutmayın.

 

Yararlandığım Kaynaklar


Sizin Tepkiniz Nedir?

Kızgın Kızgın
0
Kızgın
Komik Komik
0
Komik
Beğen Beğen
8
Beğen
İlginç İlginç
2
İlginç
Bilgilendirici Bilgilendirici
6
Bilgilendirici
Beğenmedim Beğenmedim
0
Beğenmedim
Üzücü Üzücü
1
Üzücü
Yusuf TOKMUÇ
Sürekli araştırmayı ve öğrenmeyi misyon, gelişmeyi ve değişimi ise vizyon edinmiş birisiyim. Blogumda engelli ve yakınları başta olmak üzere ilgi duyduğum alanlarda tüm herkesi kapsayacak şekilde içerik üretmeye çalışıyorum. Bildiklerimi ve tecrübelerimi aktarıyorum.

0 Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir