Çocuğum engelli ne yapmalıyım? Engellilik durumunu kabullenme süreci ile ilgili anlatımda bulunmaya çalışacağım. Çünkü, bu konu benim fazlasıyla önemsediğim bir konu diyebilirim. Neden fazlasıyla önemsediğim bir konu, yazının devamında anlatıyor oacağım.
Üç çocuğu engelli olan bir annenin evladıyım. Bende yüzde 85-100 arası görme engelli biriyim. Az gören birisiyim. Engellilik durumum doğuştan değil, ergenlik dönemimde yani sonradan ortaya çıkmasından dolayıda engelli olma sürecini dibine kadar yaşamış birisiyim desem yanlış olmaz.
Bir an düşünün. 15 yaşına kadar tamamen görüyorsunuz, her hangi bir sıkıntı yok. 15 yaşında bir anda gözünüzün yüzde 85’ini kaybediyorsunuz. Bir de ergensiniz. Devam etmemi ister misiniz? Bence bir çoğunuz dur Yusuf hocam dur. Dediğinizi duyar gibiyim.
Benim açımdan o dönemler zor süreçlerdi. Kolay değildi.
Ben neyse de anne ve babam açısından durum biraz daha zordu. Ergenlik döneminde bir çocuğunuz var. Yüzde 85 gözünü kaybediyor. Yaşanılanları siz düşünün. Ardından bu göz sorunu ilkokul 5’e giden diğer çocuğunuzda da başlıyor. Hatta bu göz sorunu 21 yaşında ki diğer çocuğunuzda da oluyor. Anne ve babayı düşünün. Aileyi hayal edin.
Çocuğu engelli doğan veya sonradan engelli olan aile veya kişilere yönelik bu içeriği, hem bu işin okulu okumuş hem de yukarıda bahsettiğim üzere engellilik ile ilgili durumları dibine kadar yaşamış birisi olarak benim yazmamdan daha iyi kimse olamaz diye düşündüm. Elime klavyeyi aldım. Hahaha!!!
Çocuğum Engelli Ne Yapmalıyım?
Çocuğum engelli ne yapmalıyım? konusuna tam olarak geçmeden önce çocuğu doğuştan veya sonradan engelli olan aile veya kişilerin yaşadığı psikolojik aşamalardan teker teker bahsetmekte fayda olduğunu düşünüyorum. Bu yazıyı okuyan anne, baba ve engelli kişilerin hangi aşamalardan geçtiklerini tanımlamaları ya da öğrenmeleri açısından önemli olacağını düşünüyorum.
Çocuğu engelli olan aileler, psikolojik anlamda dört aşamalı bir evreden geçtiğini söyleyebilirim. Bu evrelerin neler olduğunu tek tek anlatmaya çalışacağım.
1.Şok Evresi
İlk aşama olan şok evresinde: Anne ve baba inançsızlık ve çaresizlik içerisinde durumu bir türlü kabul edemezler. Anneler daha çok ağlama krizleri ile kabullenme sürecine girerken, babalar ise “hayır bizim çocuğumuzun bir şeyi yok.” “Sen abartıyorsun” ya da “bu durumdan bir şey olmaz. Bende de böyle olmuştu” gibi sözler kullanarak içinde bulunduğu olayı normalleştirmeye çalışır.
Bu durum anne ve babada farklı etkiler gösterdiğini söyleyebilirim. Anneler “bak bu çocuğun bir şeyi var.” “Götürelim, araştırma yapıyorlar.” Diyerek anneler sorgulama içerisine giriyor. Babalar ise olayı genelleştirmeye çalışıyor.
Bu aşamada genelde olay ya da durum yok sayılmaya çalışılıyor. Aileler bir yanlışlık olduğunu düşünüyor.
2.İnkâr-Öfke ve Kızgınlık Aşaması
Bu aşama: Yaşanılan durum ve olay ile ilgili kesin olarak sorgulamaların başladığı ilk aşama diyebilirim. Aileler bu aşamada öfke nöbetleri geçirirler. Bu aşamada akla gelen ilk soru “neden biz” ya da “bu durum neden bizim çocuğumuzun başına geldi.” Şeklindedir.
Anne ve babalar çocuklarını bir çare bulabilmek için uzmandan uzmana, hacı hocalara derken kısaca duydukları ve gördükleri her yere götürerek çocukları hakkında bilgi almaya çalışıyorlar. Doğru bilgi alınamadığında ise aileler çocukları için bir yol haritası çizemiyorlar.
Her yere giderek doğru bilgiye ulaşamayınca aileler, kendilerini kitlenmiş ve tıkanmış hissediyorlar. Bu duruma öfke ve kızgınlık göstermeye başlıyorlar. Bu öfke ve kızgınlarını kendilerine, çevresindekilere ve sosyal hayatın içinde herkese gösteriyorlar. Haliyle sosyal ve aile içi hayatlarından tamamen soyutlanıyorlar.
3.Pazarlık ve Depresyon Aşaması
Bu aşamada, aile durumu kabul edilir bir seviyeye getirmeye çalışır. “Madem oldu. Madem bizim başımıza geldi. Bir eğitmene ve bir bilene danışalım. En azından bir eğitimini alsın.” şeklinde. Aslında aile burada bilinmezlik korkusu ve çocukları için gelecek kaygısından dolayı kendi içlerinde büyük bir pazarlık evresinde olduklarını söyleyebilirim.
Bu evre ailenin kaygı seviyesinin en yüksek olduğu aşamadır. Çünkü bir şok geçirdiler. Ardından inkar edip, öfke ve kızgınlık yaşadılar. Bunlardan sonra pazarlık aşamasına geliyorlar. Aslında kendilerini bir nevi eğittikleri aşamadır. Aile durumun kabul edilebilirliğini arttırmaya çalışıyor.
4.Çöküntü-Depresyon Aşaması
Bu aşamada, ailede büyük bir mutsuzluk hakimdir. Aile neredeyse tüm bireylerinde çöküntü hali vardır. Sosyal çevre ile bağlantıları kopmuştur. Resmen üzerlerinde kara bulutlar vardır. Aile içinde iletişimsizlik hat safhadadır.
Kısaca hiç bir şey istememe ve kayıtsızlık hakimdir. Çocukları ile dışarı çıkmak istemezler. Sosyal bir ortama girmek istemezler. Anne ve babanın kendi arasında dahi konuşmak istemediği aşama diyebilirim.
5.Kabullenme Aşaması
Bu aşama hem çocuk hem de aile için en önemli aşama diyebilirim. Bu aşamaya mümkünse tüm ailelerin en hızlı bir şekilde ulaşmaları çok iyi olacaktır.
Neden mi? Hemen ifade etmek istiyorum.
Bu ve bundan sonraki süreçlerde aile ve çocuk üzerinde ki kara bulutları yavaş yavaş atmaya başlamıştır. Çünkü artık aile çocuklarının durumlarını idrak etmeye başlamışlardır. Özel gereksinimli çocukları olduklarını anlamışlardır. Engellilik Nedir? Öğrenmişlerdir.
Bu aşama öyle güzel bir aşama ki, artık aile neler yapması gerektiğini ve nerelere başvurması gerektiğini araştırmaya başladığı evredir. Aile neler yapması gerektiğini gerçekçi bir şekilde oturup düşündüğü aşamadır.
Çocuklarına nasıl davranılması gerektiğini, çocuklarının nerede eğitim alması gerektiğini, çocukları için nerelere başvurulursa daha iyi olacağı ile ilgili ilk adımın atıldığı dönem. Çocukları ile daha etkili, daha düzeyli konuuşmaya başlarlar. Kendilerinden bir şey katmaya başladıkları evre olduğunu ifade etmek istiyorum.
Doğuştan ya da sonradan engellilik durumu ortaya çıkan kişi veya engelli ailelerinin engellilik durumunu kabullenme sürecini, yaşanılan psikolojik aşamaları tek tek anlatmaya çalıştım.
Çocuğum engelli ne yapmalıyım? Sorusuna geri dönelim. Sonradan engelli olmuş ve engelli olarak uzun yıllar yaşamış birisi olarak hatta üç çocuğu engelli bir ailenin evladı olarak bu durumu yaşamakta bu durumu aşmakta kolay değil, Öncelikle bunu bilmenizi isterim.
Neden bunları yaşıyoruz. Neden biz kötüyüz gibi kesinlikle düşünmeyin. Bu süreçte öfke, kızgınlık, mutsuzluk gibi yaşanılan tüm duyguların normal olduğunu söyleyebilirim. Robot değiliz, insanız. Duygularımız var. Tabii ki de etkileneceğiz.
Burada en önemli olan şey, evrelerin hızlı bir şekilde atlatılarak en son aşamaya kabullenme sürecine girilmesidir. Çünkü, inanın bulunduğunuz durumu kabul etmediğiniz her an sizi bitirecek. Sizden götürecek.
Ben bu süreci Kabul + Değişim + Gelişim olarak formülize ediyorum. Bu kadar önemli kabul etmek ve kabullenmek diyebilirim.
Sizin kendinize itiraf edemediğinizi ben söylemek istiyorum. Çocuğunuz özel gereksinime ihtiyacı olan bir birey artık ya da engellisiniz artık bunu bilmeniz gerekiyor.
Tamam da Yusuf hocam, “engelliyse engelli peki bundan sonra bir çare aramayacak mıyız?”
Hastalığa yönelik bilimsel gelişmeleri takip edeceğiz ancak kendimizi buna odaklamayacağız. Sürekli bir umut peşinde koşmayacağız. Bundan sonra yapacağımız en iyi şey, bulunduğumuz durumu kabul ederek bununla nasıl yaşanak gerektiğini öğrenmek olacak. Kısaca engelimize uygun pratik yaşam becerisini kazanmak olacak.
Çünkü, “engellilik, bir hastalık değildir. Bireyin insanlık durumudur.”
Not: Bu konu üzerine ayrıca Google, Youtube ve Dergipark gibi yerlerde bir çok içerik bulabilirsiniz. Onları da incelemenizi tavsiye ederim.
Yusuf TOKMUÇ-Kariyer ve Gelişim Blogumda: Çocuğum Engelli Ne Yapmalıyım? konusunu anlatmaya çalıştım. İçeriği beğendiyseniz daha fazla kişiye ulaşması için paylaşmayı, içeriğe katkı sunmak isterseniz de aşağıda yer alan yorum bölümüne fikir ve görüşlerinizi bırakmayı unutmayın.
0 Yorum