Cam Tavan Sendromu Nedir? İş Yaşamında Cam Tavan

Bu içeriğimde Cam tavan sendromu nedir? İş Yaşamında cam tavan konusunda paylaşımda bulunmak istiyorum. Kurum, kuruluş ve işyerlerinde başta kadınların ve diğer tüm azınlıkların yaşadığı bu görünmez engellemelerden bahsetmeye çalışacağım. 5 dk


68
78 Paylaşım, 68 Beğeni

Özellikle kadınların iş yaşamında görülen cam tavan sendromu, kişilerin üst pozisyonlara yükselebilmek için gösterdikleri gayrete rağmen ilerleyemedikleri düşüncesiyle oluşturulan görünmez saydama ve üst sınıra cam tavan sendromu diyebilirim. Bu içeriğimde cam tavan sendromu nedir? İş yaşamında cam tavan hakkında detaylı bir şekilde bilgiler vermeye çalışacağım.

“Bir Şeyin imkânsız olduğuna inanırsanız, aklınız bunun neden imkânsız olduğunu size ispatlamak üzere çalışmaya başlar. Ama bir şeyi yapabileceğinize inandığınızda, gerçekten inandığınızda, aklınız yapmak üzere çözümler bulma konusunda size yardım etmek için çalışmaya başlar” Dr. David J. Schwartz

Tam da bu konuya uygun olduğun düşündüğüm. Yıllar önce duyduğum ve çok sevdiğim bir sözü daha aktarmak istiyorum.

“İnanç, görünmeyene inanmaktır; görünmeyene inanırsanız başkalarının görmediklerini görebilirsiniz.” Ahmet Şerif İZGÖREN

Cam Tavan Sendromu Nedir?

Cam tavan kavramı ilk defa 1970 yılında ABD’de ortaya çıkmıştır. Cam tavan kavramından ilk bahsedilen yayın, 1977 yılında yayımlanan Rosebeth Moss Kanter imzalı “Şirketlerdeki Erkekler ve Kadınlar” kitabıdır. Kavram, dokuz yıl sonra da Wall Street’de “İş Yaşamında Kadın” başlıklı söyleşide yer almıştır.

Cam tavan: Örgütsel önyargılar ve kalıplar tarafından yaratılan, kadınların üst düzey yönetim pozisyonlarına gelmelerini engelleyen görünmez, yapay engeller olarak tanımlanabilir.

Cam tavan; devlette, şirketlerde, eğitim kurumlarında veya kar amacı gütmeyen kuruluşlarda yüksek mevkilere gelmeyi arzulayan ve bunun için gayret gösteren kadınların karşılaştıkları engellerdir. Cam tavan terimi ile anlatılmak istenen, karşılaşılan sorunların belirsizliğidir.

Yönetici pozisyonunda çalışan kadınların, belirli bir aşamadan sonra yükselmelerini engelleyen faktörlerin toplamına “Cam Tavan” ya da “Cam Tavan Sendromu” adı verilir.

Anlaşılacağı üzere cam tavan sendromu kavramının çıkış noktası kadınların iş yaşamında erkekler kadar yer alamamalarından dolayı ortaya konulmuş bir ifade diyebilirim.

Cam tavan sendromuna adını veren ve bu kavramı en iyi anlatan deneyi anlatmak istiyorum. Daha sonra cam tavan sendromuna uygun olduğunu düşündüğüm diğer deneyleri de aktarıyor olacağım.

Pirelerin farklı yükseklikte zıplayabildiklerini gören bilim adamları bir deney yapmaya karar verirler. Pireleri toplayarak yüksekliği 30 santimetre olan cam fanusun içine koyup ardından metal zemini ısıtıp pirelerin davranışlarını gözlemlerler.

Metal zeminin sıcaklığından rahatsız olan pireler zıplayarak kaçmaya çalışırlar ama cam fanusun tavanına çarparak düşerler. Başlarını vurdukları bu camın ne olduğunu bilmeyen pireler zıplamalarına neyin engel olduğunu anlamakta zorluk çekerler.

Defalarca süren bu zıplama girişimleri sonucunda 30 santimden fazla zıplayamadıklarını öğrenirler. Hepsinin 30 santimetre zıpladığı görülünce de deneyin ikinci kısmına geçilir.

Bu aşamada artık cam fanusun tavanı yoktur ve daha yükseğe zıplama imkanları mevcuttur. Bir önceki aşamada başlarını tavana vurarak edinmiş oldukları deneyim daha yükseğe zıplamaya cesaret edememelerine sebep olmuştur.

Bundan sonrasında engel cam tavanda değil zihinlerindedir. Çünkü dış engel olan cam tavan kalkmış olsa da iç engel olan başaramayacağım inancı varlığını sürdürmektedir.

Aslında zıplasalar fanustan çıkabilirler ama sonucun değişmeyeceğine o kadar inanmışlardır ki denemeyi bile düşünmezler.

Bu konuda başka bir deneyi de 1975 yılında ABD’li psikolog Martin Seligman kapana kısılmış insanların durumunu açıklayabilmek için köpekler üzerinde uygulamıştır.

Şok uygulama esasına dayalı olan bu deneyde bir grup köpek kafese hapsedilmiştir. Uygulanan bu şoklardan sonra kaçmaya çalışan köpekler bir süre sonra mücadeleyi bırakarak tepkisiz kalmaya başlamışlardır. Ardından kafesin kapısı açılmış ve kaçabilmelerine imkan sağlanmıştır.

Ancak kafesteki köpeklerin %65’i kaçmayı denememiş, yere uzanarak sızlanmayı tercih etmiştir. Seligman, bu deneyden sonra benzer davranışların insanlarda da bulunabileceğini, sürekli karşılarına çıkan engellerden dolayı zamanla mücadele etme isteklerinin kırılabileceğini ve bu durumun da çaresizliği öğretebileceğini belirtmiştir.

Üçüncü ve son olarak beş maymun deneyini de paylaşmak istiyorum.

Büyük bir kafesin tepesine salkım muz yerleştirmişler ve maymunların çıkmaları için merdiven koymuşlar. İçeri 5 maymunu koyduklarında ise merdivenden çıkıp muzu almak isteyen maymunun üzerine tazyikli soğuk su sıkılmış. Düşen ve sırılsıklam olan maymunun yerine bir diğer maymun çıkmış ve o da aynı şekilde tazyikli soğuk su ile karşılaşmış. 5 maymuna teker teker bu durumu yaşatmışlar.

Her seferinde aynı durumla karşılaşıp başarısız olan maymunlar artık muzları almaya cesaret edememişler. Daha sonra bu tazyikli su kapatılmış ve maymunlardan biri dışarı alınıp yeni bir maymun kafese konmuş. Bu yeni maymun merdivenden çıkıp muzu almaya yeltenince ıslak maymunlar tekrar ıslanmak istemedikleri için ona sadece engel olmaya kalkmayıp üstüne de dövmüşler. Böyle bir tepkiyle karşılaşınca vazgeçen maymun yerine dönmüş. Daha sonra ıslak maymunlardan biri daha dışarı çıkarılıp yerine başka maymun konulmuş. Bu maymun da aynı şekilde muza ulaşmaya çalışmış ve az önceki maymun da dahil tüm maymunların onu dövmesi tepkisiyle karşılaşmış.

Hiç ıslanmadığı halde sırf kendisini de dövdükleri için diğer yeni geleni daha da şiddetli döven maymun sebebini kavrayamadan bu davranışı gerçekleştirmiş. Islak maymunların hepsi yenileriyle değiştirildiklerinde bu gelenler de şiddet tepkisini vermeye başlamışlar ve en sonunda hiçbir engel bulunmadığı halde muz kafeste asılı bir şekilde yenmeden kalmış.

Deneyin sonunda kafeste yine beş maymun ve tepede asılı bir muz vardır. İçerideki maymunlar tazyikli soğuk su ile ıslatılmamışlardır. Ama artık hiçbiri o muza uzanmamaktadır.

Şuana kadar paylaştığım üç deneyde de fark ettiniz mi? Üç deneyde de hayvanların önüne engeller konuyor. Buna bağlı olarak ise sonradan ortaya çıkan görünmez bir sınır var. İşte bunun adı cam tavan sendromu ve işte bunun adı öğrenilmiş çaresizlik…

İş Yaşamında Cam Tavan

Cam tavan sendromu ve buna bağlı olarak kişilerde gelişen öğrenilmiş çaresizlik kavramları  her ne kadar ilk başta kadınların iş yaşamında ki konumları için ele alınmış olsa da bu kavramlar bir çok azınlık kesim içinde ele alınabilir.

Dediğim gibi kadınların iş yaşamına yönelik ortaya çıkan bu kavram yani cam tavan sendromu, son yıllarda işletmeler içerisinde yapılan araştırmalara göre erkeklerin de cam tavan sendromu yaşadıklarını gösteriyor.

Cam tavan sendromu öyle bir hal aldı ki, engelli çalışanlarda bu durumdan nasibini almış durumda diyebilirim. İş yaşamı içerisinde kadınlar, erkekler ve engelliler olmak üzere bir çok kesim bu sendromu yaşıyor desem yanlış olmaz.

Yararlandığım Kaynaklar:

Yusuf TOKMUÇ-Kariyer ve Gelişim Blogumda: Cam Tavan Sendromu Nedir? İş Yaşamında Cam Tavan konusunu anlatmaya çalıştım. İçeriği beğendiyseniz daha fazla kişiye ulaşması için paylaşmayı, içeriğe katkı sunmak isterseniz de aşağıda yer alan yorum bölümüne fikir ve görüşlerinizi bırakmayı unutmayın.


Sizin Tepkiniz Nedir?

Kızgın Kızgın
0
Kızgın
Komik Komik
0
Komik
Beğen Beğen
4
Beğen
İlginç İlginç
0
İlginç
Bilgilendirici Bilgilendirici
2
Bilgilendirici
Beğenmedim Beğenmedim
0
Beğenmedim
Üzücü Üzücü
0
Üzücü
Yusuf TOKMUÇ
Sürekli araştırmayı ve öğrenmeyi misyon, gelişmeyi ve değişimi ise vizyon edinmiş birisiyim. Blogumda engelli ve yakınları başta olmak üzere ilgi duyduğum alanlarda tüm herkesi kapsayacak şekilde içerik üretmeye çalışıyorum. Bildiklerimi ve tecrübelerimi aktarıyorum.

0 Yorum

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir